26 Aralık 2013 Perşembe



                                               BU DA BİZİM ÇEKTİĞİMİZ MUALLİM

                            ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİ

                                                                         2013

23 Aralık 2013 Pazartesi

MANİSA ' NIN TARİHİ GÜZELLİKLERİ

                                                           SART HARABELERİ


   
   Sardes (Sart) Salihli yakınlarında, bugünkü İzmir-Ankara yolu üzerinde, Manisa'ya yaklaşık 62 km uzaklıkta bulunan Sart, antik çağda Lidya Krallığının başkenti olması ve tarihte ilk altın paranın basıldığı yer olmasıyla ün yapmıştır. Arkeolojik kazılar sonucunda, başta Artemis Tapınağı, Sinagog, Cimnazyum başta olmak üzere altın arıtımevi ve mermerli cadde kenarındaki dükkanlar ile Artemis Mabedi yakınındaki küçük kilise gibi birçok eser ortaya çıkarılmıştır.

Sart Ören Yeri, Hıristiyanlığın ilk çağlarına ait Ege Bölgesinde bulunan yedi kiliseden Sart Kilisesinin bulunduğu yer olarak da yoğun bir biçimde ziyaret edilmektedir. Yine Sart ören yerinde İzmir-Ankara yolunun kuzey kenarında bulunan Sinagog, türünün Anadolu'daki en eski örneklerinden biri olması ve M.S. III. yüzyılda, Sart'ta bir Musevi cemaatinin varlığına işaret etmesi bakımından önemlidir. Sart , Gediz vadisi içinde, Bozdağ'ın kuzey etekleri üzerindeki yalçın kayalıkta kurulmuştur. Güçlü surlarla çevrili sitalde krallık sarayı ile öteki resmi binalar olduğu anlaşılmaktadır. Aşağı kent stadelin batı ve kuzey etekleri üzerindeki geniş alanda kurulmuştur. Kuzeyde saptanan kireç taşından anıtsal teras duvarları bu yörenin Lidyalılar açısından önem taşıdığına ve resmi karakterine işaret eder; ancak bunlar günümüze yalnızca parçalar halinde kalabilmiştir.
                                  MANİSA ' DA ŞİFA KAYNAĞI OLAN KAPLICALAR




Kurşunlu kaplıcaları ( SALİHLİ ) :  Manisa iline 65 km, Salihli ilçesine 5 km mesafede bulunan Kurşunlu Kaplıcaları’na, Salihli’ye varmadan, İzmir-Ankara yolundan güneye doğru dönen 2 km’lik bir yolla ulaşılmaktadır. Kurşunlu Çayı vadisi içinde yeralan tesisler konumu, yeşil dokusu ve manzarası nedeniyle, kaplıca özelliğinin yanı sıra piknik ve günübirlik kullanım amacıyla da rağbet görmektedir.
   Ülkemizin birinci derecede önemli ve öncelikli termal sularından olan Kurşunlu Kaplıcaları’nın romatizma, cilt ve kadın hastalıkları, solunum yolu hastalıkları, sinirsel hastalıklar ile ameliyat sonrası, eklem ve kireçlenme rahatsızlıklarına olumlu etkileri vardır.

 Sart kaplıcalrı ( SALİHLİ ) : Bozdağ eteklerinde, Salihli ilçesi’ne bağlı Çamurhamamı Köyü sınırları içinde yeralan Sart Kaplıcaları ya da halk arasındaki adıyla “Çamur Hamamları”, Salihli’ye 11 km, Manisa’ya ise 68 km uzaklıktadır. Kalsiyum, sodyum bikarbonat ve sülfür içeren suyun sıcaklığı 52 ºC ,debisi ise3 lt/sn dir.

Romatizma, nevralji, cilt ve kadın hastalıklarında yararlanılan kaplıcada, toplam 150 yatak kapasiteli, 75 banyolu oda bulunmaktadır.
daha fazla bilgi için http://www.kaplica.biz/manisa.htm



                                                                       YENİ HAN


      


    Hacı Mehmet Sadık Bey tarafından yaptırılmıştır. 19. yy.'la tarihlenir. Dıştan dışa 47 x 38 m. ölçülerinde, dikdörtgen planlı, avlulu, ahırlı, iki katlı bir ticaret hanıdır. Ana girişe geç devirlerde ilaveler yapılmıştır. Batı-güney cephelerinin önü ampir üsluplu dükkanlarla çevrelenmiştir. Birinci katta depolar ve sonradan ilave edilmiş ahırlar yer almaktadır. Birinci kat odaları iç içe iki mekanlıdır. İkinci katta revaklara açılan tek mekanlı odalar yer almaktadır. Yapıda mekanların örtü sistemi tonoz, dış örtü sistemi ise kırma çatıdır. Yapının ana malzemesi taş ve tuğladır. Geç dönemde üzeri sıvanmıştır. Kuzey cephede pencere araları panolar içine alınmış ve çatıya geçiş silmesi tüm cephe boyunca kalem işi spiral motifleriyle doldurulmuştur. Bunlar içinde dama ve yeklenli motifleri de görülür. Hanın güney-batı cephesinin uçunda bir kuş evi vardır. 2001 yılında başlayıp, 2004 yılında tamamlanan restorasyon çalışmalarında restorasyon projesine ve yapının orijinaline uygun olarak yapılmıştır. Günümüzde Yeni Han alışveriş merkezi olarak kullanılmaktadır. Han’ın bugünkü kullanımından doğan ihtiyaca uygun olarak bazı mekanlar arasında geçişler sağlanmıştır.
               
                 
                MANİSA HAKKINDA HER ŞEY

Spil Dağı ile Gediz Nehri arasında, İzmir-İstanbul Karayolunun kuzeyinde, İzmir’e 36 km uzaklıkta bulunan Manisa, Ege Bölgesi’nin önemli şehirlerinden biridir. Homeros’a göre ilk yerleşimin, Truva Savaşları’ndan dönen Magnetler tarafından M.Ö. XIV. yüzyılda kurulduğu sanılmaktadır. Hitit, Aka, Frigya, Lidya, Hellen, Roma ve Bizans egemenliklerinde yaşayan Manisa’nın antik çağdaki adı Magnesia’dır. 1313 yılında Saruhanoğulları tarafından Bizanslı’lardan alınan şehrin adı Manisa olarak değiştirilmiş ve Beylik merkezi haline getirilmiştir. Bu uygarlıklara ait yeraltında ve üstünde birçok kalıntı günümüze kadar ulaşmıştır.

Osmanlı döneminde 1437-1595 yılları arasında Şehzadeler tarafından yönetilen Manisa’da Şehzadeler ve aileleri tarafından cami, çeşme, imarathane, köprü, medrese ve benzeri birçok eser yaptırılarak şehir büyük ölçüde imar görmüş ve XIV. yüzyılda sosyal, idari ve ekonomik açıdan önemli bir merkez haline gelmiştir.


Günümüzde tarih ve doğal güzellikleri, ören yerleri, müzesi, Spil Dağı Milli Parkı ve Mesir Şenlikleri ile her geçen yıl daha fazla turistin ilgisini çekerken diğer yandan da Financial Times tarafından 2004 yılının Avrupa’da Geleceğin En Uygun Yatırım Kenti seçilen Manisa tarımsal, sanayi ve ticari açıdan da önemli illerimizdendir.

MANİSA DEĞİŞİYOR

   
         YENİLENEN FATİH ÇOCUK PARKI



 

   Manisa’nın yeni cazibe ve eğlence merkezi haline geleceğini umduğumuz Fatih Parkı Çocuk Bahçesi kentimizin modern mekânlarından birisi oldu. Toplamda 5.970m2 alanda 250m2 kafeterya,  çocuk oyun alanları, spor alanları, yeşil alan, mevcut havuz ve dinlenme alanları inşa edildi. Çocuk parkı Manisa’nın en büyük parkı unvanına kavuştu.
Peyzajı bitmiş ve çocuk oyuncakları montajı yapılmıştır. Kafeteryasının sözleşmesi de yapılmış olup halkımızın hizmetine açılmıştır.

MANİSA DEĞİŞİYOR

                       

                   
             

                   ÇANAKKALE ŞEHİTLER ANITI VE ATATÜRK SERGİ SALONU
  


    Kahramanlık destanı yazan Mehmetçiğimiz ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk anısına, Şehzadeler kenti Manisa’da şehitler anıtı ve sergi salonu yapımı için de proje hazırladık. Anıtı ziyaret eden misafirlerimizin gerçeği birebir yaşayabilmesi için yurtdışından,Anıtkabir ve İstanbul Fetih Panoramalarını yapan profesyonel bir ekipten destek alarak savaş sahnelerini canlandırdık. Özellikle Manisa’dan transit geçiş yapanların görebileceği büyüklükte olan anıtın yanı sıra birde sergi salonu oluşturduk. Toplamda 5.430m2’lik meydanın içerisinde sergi salonu ve idari bölümden oluşan 1.000m2’lik kapalı alanı, amfi tiyatrosu, havuzu ve Çanakkale Şehitleri Anıtı inşa edildi. Bu projemiz de 2013 yılı Mart ayında hizmete açıldı.

13 Aralık 2013 Cuma

                                            MANİSA ' NIN TARIMSAL ÖZELLİKLERİ


Manisa ili tarımsal potansiyeli ve tarımsal üretimi ile ülkemizin önde gelen illerindendir. Türkiye toplam tarımsal üretim değerinin yaklaşık % 6’sı Manisa’dan elde edilmektedir.
514.526 hektar tarım alanı mevcuttur. Bu alanın 345.666 hektarı sulanmayan 168.860 hektarı (%32) sulanabilir arazidir. Nüfus bakımından Türkiye'nin 12. büyük ili olan Manisa'da tarımla uğraşan nüfusun oranı % 43'tür. 96 tür bitki ve 15 tür kültür hayvanı yetiştiriciliği yapılmaktadır.
İlin en verimli toprakları Gediz Ovası’nda toplanır. Gediz Ovası’nın Alaşehir Çayı Vadisi boyunca kuzey-batı yönünde uzanan doğu bölümü Alaşehir Ovası adıyla anılır. Bu bölümün uzunluğu 40 km., genişliği 10 km.’ dir. Ovanın ana Gediz Vadisi’nde kalan bölümleri doğudan batıya doğru sırasıyla Salihli-Turgutlu-Manisa ve kuzey istikametinde Bakırçay Ovası olarak adlandırılır.
Manisa, üretmiş olduğu tarımsal üretim değerleri ile Türkiye’de ilk üç il arasında yer almaktadır. Manisa ile özdeşleşmiş ürünlerin başında çekirdeksiz kuru üzüm ve tütün gelir. Türkiye’den ihraç edilen çekirdeksiz kuru üzümün %73-85’ini tek başına Manisa karşılamaktadır. Özellikle adını ülkemizden alan Türk tipi (Şark tipi-Oriyantal) tütün üretiminde de Manisa’nın benzer bir önemi vardır. Türkiye’den ihraç edilen tütünün %93’ü Ege Bölgesi’nde, bunun da %50’ye yakını Manisa’da üretilmektedir.
Tütün ve üzüm dışında Manisa’nın simgesi haline gelecek bir başka ürün de zeytindir. Son yıllarda zeytin dikim alanları hızla artmaktadır. Manisa, pamuk üretiminde de gerek verim gerekse kalite yönünden dünya ortalamalarının üzerindedir.
Manisa tarımının Türkiye tarımı içindeki yerine bakıldığında çekirdeksiz kuru üzüm, tütün, pamuk, zeytin ve kirazın önemli yer tuttuğu görülmektedir. Bu ürünler ihracat olarak büyük katma değer sağlayan ürünlerdir.


                                            MANİSAYA ÖZEL ÜRÜNLER 
Manisa Sultani Üzümü
190 bin ton ihracat ile 215 milyon $ katma değer sağlar. İlde 23 adet kuru üzüm işletmesi mevcuttur. Türkiye'nin üzüm ovası olan Manisa'da 2/3’lük kısmı Alaşehir’de bulunmaktadır. Alaşehir'de 60 üzüm ihracatı yapan firma, 40 üzüm işletmesi, 1 Tariş Üzüm Entegre Tesisleri bulunmaktadır. Yılık ortalama 16.262.402 ton kuru, 80.822.077 ton yaş üzüm üretilmektedir. Bunun 67.730.055 tonu ihraç edilmekte, 23.092.022 ton iç piyasada tükenmektedir.
Pamuk
135 bin ton pamuk üretimi gerçekleşmektedir.Türkiye üretiminin % 15,37’sini karşılar. 58 adet çırçır işletmesi vardır.
Zeytin
Sofralık ve yağlık olmak üzere 100 bin ton civarında üretim gerçekleşmektedir. İl genelinde 192 adet zeytin işletmesi ve 15 adet yağ işletmesi mevcuttur.
Kiraz
3741  alanda 26.810 ton kiraz üretimi gerçekleşmektedir. Merkez, Demirci, Gördes ve Selendi’de her yıl festivalleri yapılmaktadır.
Tütün
Ege tütünü deyince Manisa akla gelmektedir. 42.960 ton kaliteli tütün üretimi yapılmaktadır. Türkiye’deki tütün üretiminin %25’i Manisa’da gerçekleştirilmektedir.

Kavun
Oldukça lezzetli, bol sulu, şeker oranı yüksek Kırkağaç kavunu, Kırkağaç ilçesinden tüm kavun bölgelerine yayılmıştır.



                                                         


                  MANİSA KALESİ

Manisa’ nın 3 km. güneyinde Spil Dağı ’nın kuzey yamaçlarında, şehre hakim olan 350 m. yüksekliğindeki Sandık Tepe’de bulunan Manisa  ilk yapım tarihi bilinmemektedir. Bu konuda bir kitabe ve kaynaklarda da yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bununla beraber kalenin şehri kuran Magnetler tarafından kurulduğu iddia edilmektedir. Ayrıca Makedonya Kralı İskender’in burada bazı malzemelerini ve eşyalarını koruduğu da ileri sürülmüştür. Ancak, bu iddialar kesinlik kazanamamıştır. 

Günümüze kalıntıları gelen kalenin Bizans döneminde, Bizans İmparatoru III.J.Ducas tarafından 1222 yılında yaptırdığı bilinmektedir. Bizans döneminde yapılan bu kaleyi Saruhanoğulları ve Osmanlılar da kullanmış, zaman zaman da onarmışlardır. 

Manisa Kalesi iç ve dış kale olmak üzere iki bölümden meydana gelmiştir. İç Kale 1.700 m. uzunluğunda olup, kuzeyinde 13 burcu vardı. Dış kalenin ise duvarları oldukça geniş bir alanı kaplıyor ve uzunluğu 4.5 km.yi buluyordu. Kale duvarları şehre hakim bir konumda katlar halinde idi. Ayrıca kalenin kuzey yönden şehre açılan demir bir kapısı bulunuyordu. Yapımında kesme, moloz taşların yanı sıra antik parçalar da kullanılmıştır. Osmanlı döneminde Fatih Sultan Mehmet kale içerisine cami, iki su sarnıcı, 30’a yakın ev ve depolar yaptırmıştır. 

Günümüze bu kaleden yalnızca duvar kalıntıları gelebilmiştir.

9 Aralık 2013 Pazartesi

                       
                     
        MEŞHUR ÇEKİRDEKSİZ ÜZÜMÜ


Türkiye dünyanın dördüncü büyük asma ülkesi, Manisa ise üretimiyle Sultani üzümün başkentidir. Bu durum bölgenin sakinleri olan bizlere üzümü daha iyi tanımak, anlamak ve anlatmak sorumluluğunu yüklüyor. 
Dünyanın en önemli bağcılık alanlarına sahip olan Manisa’da Ağustos ayının ikinci haftasından sonra ovaları yeşil’den sarı’ya ve kahve rengine bürünür. Bir sene boyunca asmaya, yaprağa ve üzüme bakan gözler onu asmasından ayırmak için kuru maddesine bakarak bağ bozumuna karar verir.
       Manisa, 730.000 dönüm bağ arazisinde 355.000 ton sofralık üzüm üretimi ile Türkiye’de birinci durumdadır. Manisa 250.000 ton kuru üzüm ile Türkiye üretiminin  % 87’sini karşılamakta olup, Dünya kuru üzüm ihracatının %35 i ilimizden gerçekleşmektedir. 2011 yılında ilimizden 197.000 ton çekirdeksiz kuru üzüm, 185.000 ton sofralık yaş üzüm ihracatı gerçekleşmiştir.

10 Kasım 2013 Pazar

                     
                                           MANİSA MESİR MACUNU TARİHÇESİ

Darüşşifa’nın açılmasında kısa bir süre sonra Manisa Valisi Şehzade Mustafa’ya Kanuni Sultan Süleyman tarafından acil bir mektup gelir. Hafza Sultan’ın bir hastalığa yakalandığını ancak tüm doktorların çabasında rağmen iyi edilemediği yazılıdır.
Merkez Efendi’ye durum bildirirler. Bunun üzerinde yoğun bir çalışmaya başlar. Sonunda 41 değişik baharattan ürettiği macunu tarifi ile beraber saraya gönderir. Hafza Sultan, üretilen bu macun ile sağlığına tekrar kavuşur.



41 çeşit baharatla karıştırılarak hazırlanan bu macunu yiyerek sağlığına kavuşan Hafsa Sultan, hastalara bu macunun verilmesini ister.
Bu olaydan sonra Merkez Efendinin ünü imparatorluk sınırlarını aşar. Merkez Efendi bu durum üzerine Manisa iline ekonomik katkıda bulunabilecek bir plan hazırlar;

* Her yılın belli bir gününde sergi düzenleyerek, bu sergide bizzat halkın kendi el emeği ürünleri tanıtmak,
* Civardan gelen halkın Manisa’ya ekonomik ve sosyal canlılık getirmesini sağlamak,
* Bunun için buraya gelen halkın, sağlığını korumak ve macunu yiyenlerin 1 yıl boyunca zehirli böcek sokmalarından korumak amacıyla macunun dağıtılmasını sağlamak,
* Spil dağı eteklerine kurulmuş olan Manisa’nın Gediz ovasına kayarak halkın birbiri ile dayanışmasını sağlamaktır.


Mesir Macununun halka saçılacağı ve bu planda anlatılanların yapılacağı gün olarak da 22 Mart tespit edilir. İran Mitolojisine göre bahar bayramı kabul edilen bu gün seçildiği belirtilir. Kimilerine göre de bugünün Hz. Ali’nin doğum günü olduğu da söylenmektedir. Ancak halk içerisinde yaygın olarak bilinen Bahar bayramına denk getirilmesidir. Kesin olmamakla beraber ilk mesir macunu dağıtımının 1527 – 1528 yıllarına rastladığı sanılmaktadır. 1529 yılında Şeyhinin ölümü üzerine Merkez Efendi İstanbul’a giderek yerine geçmiş ve burada eğitim vermeye devam etmiştir.
 detaylı bilgi için http://gundem.bugun.com.tr/mesir-macunu-nedir-manisa-haberi/227425

6 Kasım 2013 Çarşamba


                               AĞLAYAN KAYA EFSANESİ


  Manisa şehrinin güneyinde yükselen Spil Dağı’nın mekan olduğu öykülerden biri de Niobe’ye aittir. Tantalos’un kızı olan Niobe Manisa’da doğmuş, yine efsaneye göre tanrıça Leto ile birlikte çocuklukları bu yörede geçmiştir. Daha sonra Thebai Kralı Amphion ile evlenen Niobe’nin, yedi kız, yedi erkek olmak üzere 14 çocuğu olur. Çocukluk arkadaşı ve Zeus’un eşi Leto’nun ise Apollon ve Artemis olmak üzere iki çocuğu vardır. Her fırsatta çocukları ile gururlanan Niobe’nin, kendisinin çok çocuğu olduğunu, Leto’nun ise sadece iki çocuğunun olduğunu söylemesi tanrıça Leto’yu öfkelendirir ve çocuklarından Niobe’yi cezalandırmalarını ister. Niobe’nin bütün çocukları, Apollon ve Artemis’in oklarıyla öldürülürler. Niobe, çocuklarının cesetleri başında günlerce ağlar. Sonunda tanrı Zeus, Niobe’nin haline acır ve ızdırabına son vermek için onu Spil Dağı eteklerinde taş haline getirir.
Karaköy semti Çaybaşı Mevkii’nde kadın başı şeklindeki bu kayanın göz çukuru şeklindeki girintilerinden yakın zamana kadar sızan su damlaları Niobe’nin gözyaşları olarak yorumlanır ve halk arasında “Ağlayan Kaya” adıyla anılırdı.

30 Ekim 2013 Çarşamba


                                 

                          MANİSA NEYİ İLE MEŞHUR

Bizde meşhur çok.
Manisa'nın örneğin "Manisa Tarzanı" meşhur.
Asıl adı Ahmeddin Carlak.
Kurtuluş Savaşı'nda Gaziantep ve Kilis cephelerinde savaşmış. İstiklâl Madalyası sahibi.
Savaştan sonra kendini "doğaya ve ağaç sevgisine adamış."
Manisa bugün yemyeşil ise bunda "Tarzan'ın payı büyük."
Manisa'nın "Mesir Macunu" meşhur.
Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi "Hafsa Sultan" hastalanmış.
Derdine çare bulunamamış.
Sonra bir ilaç bulunmuş. İlaç "41 çeşit baharattan" yapılan Mesir Macunu.
Halk arasındaki inanca göre, Nevruz günü Mesir Macunu yiyen "ağrı sızı çekmez, nezle grip olmaz, yılan çiyan sokmaz."
Ertuğrul dedi ki "kene de ısırmaz."

Projesi Mimar Sinan'a ait "Muradiye Camii" meşhur.
"Spil Dağı" meşhur.
"Sart Harabeleri" meşhur.

"Lalesi" meşhur.
"Sultani üzümü" meşhur.

Ve bir de "Organize Sanayi Bölgesi" meşhur.

23 Ekim 2013 Çarşamba



MANİSA ' YA ŞEHZADE OLARAK KİMLER GELDİ
   Manisa’da Osmanlı hakimiyeti ilk kez 1390’da Yıldırım Bayezid’le başladı. 1415’te Çelebi Mehmed’in Saruhan Bey’i bertaraf etmesiyle Saruhanoğulları topraklarında Osmanlı hakimiyeti yeniden kuruldu.
Manisa’da sancakbeyliği yapan ilk şehzadeler, Yıldırım Bayezid’in oğulları Ertuğrul ve Süleyman olmakla beraber, şehrin şehzadeler diyarı oluşu Sultan II. Murad devrinde başlamıştır.
Osmanlı hakimiyetine geçen yerlerde devlet otoritesinin yerleşmesi için, ilhak edilip sancak haline getirilen eski beyliklerin merkezlerine çoğu defa şehzadeler tayin edilirdi. Saruhan sancağının merkezi olan Manisa, diğer sancaklardan farklı olarak, İstanbul’a daha yakın olduğu için, şehzadelerin sancağa çıkarıldığı dönem boyunca önemini korudu.
   “Saruhan Tahtı” denilen Manisa, özellikle “ Ulu Şehzade”ler (veliaht şehzade) için saltanat eğitiminin verildiği bir şehirdi. Saruhan tahtına oturan ilk şehzade Ertuğrul (1390-1392), son şehzade Sultan III. Mehmed’dir (1584-1595).
Manisa XVI. yüzyılın sonlarına kadar, şehzadeler şehri olarak ün kazandı. Şehzadelerin sancağa tayinleri, taht mücadeleleri, ayrılmaları ve özellikle de padişah olarak başkente gidişleri, Manisa’nın ikinci başkent olarak görülmesini sağladı.
   Sultan II. Murad, Ali Bey’den sonra, önce büyük oğlu Alaeddin’i (1437), sonra da diğer oğlu Mehmed’i Saruhan’a sancakbeyi tayin etti. On iki yaşındaki Şehzade Mehmed, 1443 yazında Manisa’ya geldi. Aynı yıl acele olarak tahta geçmek üzere Edirne’ye çağrıldı. Ancak bir müddet sonra meydana gelen olaylar, II. Murad’ı tekrar tahta çıkmaya mecbur etti. Varna zaferinden sonra, bu kez Manisa’ya geldi ve yerleşti. Burada “Saray-ı Amire” olarak anılan bir saray inşa ettirdi ki, bu saray daha sonra buraya gelen şehzadelerin ikametgahı oldu.
   Şehzade Mehmed, babasının ölüm haberi üzerine, hızla Manisa’dan Edirne’ye giderek yeniden tahta geçmiştir. 1453 yılında İstanbul’u fethedip Bizans’ı tarih sahnesinden kaldırarak, Fatih unvanını kazanmıştır. Manisa’ya ise, küçük yaştaki ortanca oğlu Mustafa’yı tayin etmiştir. Bundan sonra Manisa sancakbeyliğine sırasıyla şehzade Abdullah, Şehinşah, Korkut, Alemşah ve Mahmud tayin edilmiştir. Şehzade Mahmud’un ölümüyle Manisa’ya gelen şehzade Korkut yeniden sancakbeyliğini ele geçirmiştir.
Yavuz, 1513 yılında şehzade Korkut’tan boşalan sancakbeyliğine oğlu şehzade Süleyman’ı tayin etti. Şehzade Süleyman 1520 yılında tahta geçene kadar Manisa’da kaldı. Sancakbeyliği sırasında yanında bulunan ve hayırseverliği ile bilinen annesi Hafsa Sultan ise; cami, imaret, bimarhane (darüşşifa), medrese, hamam, hankah ve sıbyan mektebinden meydana gelen Hafsa Sultan Külliyesi’ni inşa ettirdi. Kanuni Sultan Süleyman 1533’de büyük oğlu Mustafa’yı sancakbeyi olarak Manisa’ya gönderdi. Daha sonra sancakbeyliğine şehzade Mehmed, şehzade Selim, Alaybeyi Mehmed ve Musa Bey getirildi. Dört yıllık aradan sonra, 1546’da Manisa’da doğan şehzade Murad, dolayısıyla bir şehzade sancakbeyliğine getirildi (1562). Planı Mimar Sinan tarafından çizilen Muradiye Külliyesi onun tarafından yaptırıldı. 1574 yılında tahta geçtikten sonra, Saruhan Sancağı 1583 yılı sonuna kadar sırasıyla, merkezden gönderilen Ferruh, Kaytas, Mustafa, Halil ve Davud beyler tarafından yönetilmiştir.
   1566 yılında Manisa’da doğan Sultan II. Murad’ın oğlu şehzade Mehmed, 1595 yılında III. Mehmed olarak tahta çıkıncaya kadar Manisa’da kalmıştır. Şehzade Mehmed, aynı zamanda sancak beyliği yapan son şehzadedir. Sultan III. Mehmed’in tahta çıktığı 1595 yılında Manisa ve çevresi büyük bir depremle sarsıldı. Birçok köyün harap olduğu bu deprem, Sart, Gördes, Akhisar, Demirci ve Gölmarmara kazalarını da önemli ölçüde etkiledi.

  Şehzadelerin sancak beyi olarak Manisa’da bulundukları dönem, aynı zamanda canlı bir kültürel hayatın oluşmasını da sağlamıştı. Şehir birçok şair, bilim ve sanat adamının uğrak yeri olmuştur. Şehzadelerin kültür ve sanata ilgisi, Manisa’nın bir kültür merkezi haline gelmesini sağlamıştı. 175 yıl şehzade sancağı konumunda kalan Manisa bu dönemde sanat ve kültür merkezi olarak çok gelişmiştir.

10 Ekim 2013 Perşembe

                 MANİSA NEDEN ŞEHZADELER ŞEHRİ OLARAK ANILIYOR?
   Manisa 1313 yılının 25-26 Ekim'ine tekabül eden Regaip Kandili gecesi Alpagu oğlu Saruhan Bey komutasındaki askerler tarafından fethedilmiş ve Saruhanoğulları Beyliği'nin merkezi haline getirilmiş. 1346 yılında ölen Saruhan Bey'in türbesi şehrin tam merkezindedir bugün... Yerine önce oğlu İlyas “Bey”, onun ölümüyle de İshak Çelebi “Bey” olmuş ve beyliğin en ihtişamlı dönemlerini yaşatmıştır. Ulu Camii ve Medresesi, Mevlevihane ve Çukur Hamam gibi birçok eseri İshak Çelebi şehre kazandırmıştır. Tahminen 1390 yılına doğru vefat etmiş ve kendi yaptırdığı türbesine gömülmüş.
Manisa 1391 yılında Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılmış, ancak Ankara Savaşı sonrası Timur bölgeyi yeniden eski sahiplerine iade etmiştir. 1412 yılında ise Çelebi Mehmed kesin olarak Manisa'yı Osmanlı egemenliği altına sokmuş ve Saruhan Sancağı adıyla idari bir birim haline getirmiştir. Manisa 1437-1595 yılları arasında Osmanlı şehzadelerinin saltanat tecrübesi kazandıkları önemli siyasi merkezlerinden biri haline gelmiştir.


   Bu dönemde II. Murad, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murad, III. Mehmet ve I. Mustafa gibi daha sonra Osmanlı tahtına da oturmuş padişahların da içerisinde olduğu 16 şehzade Manisa'da sancakbeyliği yapmışlar.